tek prim bütün hayat

tek prim bütün hayat teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
tek prim bütün hayat single premium whole life

tek prim bütün hayat terimi için benzer kelimeler ve anlamları
tek prim hayat sigortası single premium life insurance
prim veya süper prim premium or super-premium
hayat dışı prim non-life premium
hayat dışı prim ve rezerv riski alt modülü non-life premium and reserve risk sub-module
tek prim single premium
tek prim sigorta single premium insurance
tek prim politikaları single premium policies
hayat ve hayat dışı life and non life
tıbbi, hayat kurtarıcı veya hayat sürdüren uygulamalar medical, life saving, or life sustaining applications
hayat ve hayat dışı sigorta life and non-life insurance
hayat veren ve hayat sürdüren life-giving and life sustaining
bir hayat bir hayat a life a life
hayat ve hayat dışı sigorta şirketleri life and non life insurance undertakings
bütün hayat sigortası whole life insurance
bütün hayat all life
bütün hayat a whole life
bir bütün olarak hayat life as a whole
bütün diğer hayat whole other life
bütün hayat boyunca whole life through
önündeki bütün hayat whole life ahead of him
bir bütün olarak hayat life on a whole
bütün ve bütün whole and entire
bütün gün bütün gece all day all night
bütün gece bütün gece all night long every night
tek hayat one life
tek bir hayat a single life
tek premium hayat single premium life
tek sigorta primi hayat sigortası single-premium credit life insurance
tek sigorta primi hayat sigortası single premium whole life insurance
tek kredili hayat single credit life
tek hayat all one life
hayat boyu tek the only lifelong
tek bir hayat one single life
tek ve bütün sole and entire
tek bütün single whole
tek ve bütün entire and only
tek ve bütün anlaşma entire and only agreement
senato bütün suçlamaları denemek için tek yetkiye sahip olacaktır. the senate shall have the sole power to try all impeachments
tek bir bütün a single whole
tek bir bütün halinde into one integrated
tek ve bütün anlaşma the whole and only agreement
bütün yumurtaları tek bir sepete koymamak not putting all your eggs in one basket
bütün ve tek entire and sole
tek ve bütün çare sole and entire remedy
tek tip bir bütün a uniform whole
tek bir bütün olarak as a single integrated
arasındaki bütün ve tek anlaşma the entire and only agreement between
tek tek individualised
tek tek ülkeler individual countries
tek tek sarılmış individually wrapped