zaman sınırı yok

zaman sınırı yok teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
zaman sınırı yok there is no time limit

zaman sınırı yok terimi için benzer kelimeler ve anlamları
yolun hız sınırı sınırı speeding limit stretch of road
zaman sınırı yok no time limit
sınırı yok has no boundaries
sınırı yok has no limits
sınırı yok have no bounds
bilinen maruz kalma sınırı değeri yok no exposure limit value known
maaş sınırı yok no salary cap
hayallerin sınırı yok dreams have no limits
yaş sınırı yok age had no bearing
gerilim sınırı yok no voltage limit
yükümlülüğün finansal sınırı yok no financial limits to the liability
boyut sınırı yok there is no size limit
neyin sınırı yok there's no limit to what
kaynak sınırı yok no resource limits
dönem sınırı yok no term limits
zaman sınırı time limit
zaman sınırı koy set time limit
zaman sınırı olmadan without time limit
bir zaman sınırı a time limit
yasal zaman sınırı statutory time limit
zaman sınırı koymak set a time limit
zaman sınırı doldu time limit has expired
zaman sınırı time edge
zaman sınırı doldu time limit expired
zaman sınırı time margin
için zaman sınırı time limit for
zaman sınırı aşıldı time limit exceeded
biletleme zaman sınırı ticketing time limit
sıkı zaman sınırı strict time limit
işlemsel zaman sınırı procedural time limit
gün zaman sınırı day time limit
eylem için zaman sınırı time limit for action
belirli bir zaman sınırı certain time limit
son zaman sınırı final time limit
uygulama için zaman sınırı time limit for application
zaman sınırı olmadan with no time limit
saat zaman sınırı hour time limit
zaman sınırı mount of time
zaman sınırı belirtildi time limit specified
zaman sınırı koymak impose a time limit
uygulama için zaman sınırı time limit for enforcement
zaman sınırı olmadan without limit of time
kararlaştırılan zaman sınırı agreed time limit
ay zaman sınırı month time limit
üst zaman sınırı upper time limit
toplantı zaman sınırı meeting time limit
zaman sınırı koymak set up a time limit
kanıt sağlamak için zaman sınırı time limit for providing evidence
farklı bir zaman sınırı üzerinde anlaşmak agree on a different time-limit
bir zaman sınırı belirler sets a time limit