archeological evidence

archeological evidence teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
archeological evidence arkeolojik kanıt

archeological evidence terimi için benzer kelimeler ve anlamları
archeological arkeolojik
archeological site arkeolojik bölge
archeological dig arkeolojik kazı
archeological finds arkeolojik buluntular
archeological remains arkeolojik kalıntı
archeological findings arkeolojik bulgular
archeological record arkeolojik kayıt
archeological survey arkeolojik araştırma
archeological artifacts arkeolojik eserler
archeological excavation arkeolojik kazı
archeological museum arkeoloji müzesi
archeological treasures arkeolojik hazineler
archeological complex chavin de huantar arkeolojik kompleks chavin de huantar
archeological heritage arkeolojik miras
archeological feature arkeolojik özellik
archeological walk arkeolojik yürüyüş
archeological discoveries arkeolojik keşifler
the archeological capital of america amerika arkeolojik başkenti
archeological research arkeolojik araştırma
archeological deposits arkeolojik yataklar
archeological technician arkeolojik teknisyen
archeological site have been arkeolojik sit olmuştur
archeological sites are arkeolojik siteler
archeological riches arkeolojik zenginlikler
archeological environment arkeolojik çevre
archeological complex arkeolojik kompleks
archeological mitigation arkeolojik etki azaltma
archeological remains have arkeolojik kalıntılara sahip
archeological remnants arkeolojik kalıntı
archeological vestiges arkeolojik izler
archeological resources arkeolojik kaynaklar
archeological collection arkeolojik koleksiyon
circumstantial evidence emare
cumulative evidence kümülatif kanıt
direct evidence doğrudan kanıt
evidence kanıt
hearsay evidence kulaktan dolma delil
in evidence kanıt dahilinde
indirect evidence dolaylı kanıt
king's evidence kralın kanıtı
prima facie evidence ilk izlenim kanıtı
prima-facie evidence ilk izlenim kanıtı
state's evidence devletin kanıtı
queen's evidence kraliçenin kanıtı
evidence-based kanıta dayalı
supporting evidence destekleyen kanıt
documentary evidence belgesel kanıt
strong evidence güçlü kanıt
body of evidence kanıt kütlesi
provide evidence kanıt sun