not being able to speak

not being able to speak teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
not being able to speak konuşamamak

not being able to speak terimi için benzer kelimeler ve anlamları
i apologise for not being able to speak german almanca konuşamadığım için özür dilerim
being able to speak konuşabilmek
to be able to speak konuşabilmek
able to speak konuşabilmek
are able to speak konuşabiliyoruz
is able to speak konuşabiliyor
is be able to speak konuşabiliyor
i was able to speak konuşabildim
was able to speak konuşabildi
able to speak fluent english akıcı ingilizce konuşabiliyor
barely able to speak zar zor konuşabiliyor
not being able to yapamamak
for not being able yapamadığın için
not being able to swallow yutmamak
apologise for not being able to yapamadığım için özür dilerim
has not being able to yapamam
not being able to afford göze alamamak
not being able to use kullanamamak
i hate not being able to yapamamaktan nefret ediyorum
we regret not being able to yapamayacağımıza pişman olduk
i regret for not being able yapamadığım için pişmanım
not being able to honour its onurlandırmamak
i am not being able to yapamıyorum
i regret not being able to attend katılamadığım için pişmanım
i'm afraid of not being able to yapamamaktan korkuyorum
wanting but not being able istemek ama mümkün olmamak
being able not only to sadece yapabilmek değil
you not being able to yapamamak
i apologise for not being able yapamadığım için özür dilerim
not being able to talk konuşamamak
not being able to solve the problems problemleri çözememek
we are sorry not being able yapamadığımız için üzgünüz
i apologize for not being able to yapamadığım için özür dilerim
not being able to work çalışamamak
able able yapabiliyor
being able to yapabilmek
for being able to yapabilmek için
is being able to yapabiliyor
by being able yapabilmek
of being able to yapabilmek
in order to being able yapabilmek için
being able to get alabilmek
in being able yapabilmek
without being able to yapabilmek olmadan
as being able to yapabilmek
being able to say söyleyebilmek
being able to use kullanabilmek
while being able to yapabiliyorken
enjoyed being able to yapabilmek zevk
so being able yapabilmek