the single-greatest cause

the single-greatest cause teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
the single-greatest cause en büyük sebep

the single-greatest cause terimi için benzer kelimeler ve anlamları
greatest good for the greatest number en büyük sayı için en iyisi
greatest happiness for the greatest number en büyük sayı için en büyük mutluluk
greatest happiness of the greatest number en büyük sayının en büyük mutluluğu
greatest cause en büyük sebep
greatest cause for concern endişe için en büyük neden
single greatest en büyük bekar
single greatest threat tek büyük tehdit
greatest single source en büyük tek kaynak
single greatest factor en büyük tek faktör
the greatest single achievement en büyük tek başarı
single greatest challenge en büyük zorluk
single greatest terrorist threat tek en büyük terörist tehdit
single greatest risk tek bir en büyük risk
the greatest single problem en büyük tek problem
greatest single threat en büyük tehdit
single greatest source en büyük tek kaynak
cause or threaten to cause sebep olmak veya sebep olmakla tehdit etmek
root cause cause kök neden
single cause tek sebep
single largest cause en büyük neden
largest single cause en büyük tek neden
single leading cause tek öncü neden
single cause of death tek ölüm nedeni
a single cause tek bir sebep
single major cause tek ana neden
no known single cause bilinen tek bir neden yok
single leading cause of death tek önde gelen ölüm nedeni
to one single cause tek bir neden için
single most common cause en sık rastlanan neden
single common cause tek ortak sebep
is the largest single cause en büyük tek neden
leading single cause of death önde gelen tek ölüm nedeni
single cause of mortality tek ölüm nedeni
single pole single throw tek kutuplu tek atış
single single undertakings tek tekli teşebbüsler
single pole single throw switch tek kutuplu tek atma anahtarı
in a single place and a single operation tek bir yerde ve tek bir işlemde
pelvic plane of greatest dimensions en büyük boyutlardaki pelvik düzlem
greatest en büyük
greatest common divisor en büyük ortak böleni
greatest happiness principle en büyük mutluluk ilkesi
greatest lower bound en büyük alt sınır
greatest thing since sliced bread dilimlenmiş ekmek beri en büyük şey
greatest-integer function en büyük tam sayı işlevi
to the greatest extent possible mümkün olduğu kadar
greatest hits greatest hits
greatest asset en büyük varlık
greatest common factor en büyük ortak faktör
to the greatest extent büyük ölçüde
greatest strength en büyük güç