usual service conditions.

usual service conditions. teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
usual service conditions. olağan servis koşulları.

usual service conditions. terimi için benzer kelimeler ve anlamları

usual conditions olağan koşullar
in usual conditions olağan şartlarda
usual service olağan servis
service conditions servis şartları
conditions of service hizmet şartları
terms and conditions of service hizmet şartları
severe service conditions ağır servis koşulları
service terms and conditions servis şartları
general conditions for service contracts servis sözleşmeleri için genel koşullar
poor conditions of service kötü hizmet şartları
under all service conditions tüm servis koşulları altında
policy and conditions of service section hizmet bölümünün politika ve koşulları
after sales service conditions satış sonrası servis şartları
long term service conditions uzun süreli servis şartları
the status and terms and conditions of service durum ve hizmet şartları
commercial and service conditions ticari ve servis şartları
terms and conditions of sales and service apply satış şartları ve servis koşulları geçerlidir
tough service conditions zor servis koşulları
service use conditions servis kullanım şartları
specified service conditions belirtilen servis koşulları
as usual her zaman oldugu gibi
business as usual her zamanki işler
usual olağan
usual residence olağan ikametgah
usual occupation sıradan uğraş
usual address olağan adres
usual and customary olağan ve geleneksel
usual suspects olağan şüpheliler
than usual normalden daha
usual care her zamanki bakım
more than usual normalden daha fazla
in the usual way her zamanki gibi
it is usual bu olağan
usual activities olağan aktiviteler
usual practice alışılmış uygulama
as per usual her zamanki gibi
business as usual scenario olağan senaryo olarak iş
more usual her zamanki
like usual her zamanki gibi
usual residence of mother annenin normal ikametgahı
a usual her zamanki
usual employer olağan işveren
earlier than usual her zamankinden daha erken
usual course of business olağan iş kursu
usual way her zamanki gibi
usual self olağan öz
in the usual manner her zamanki gibi
politics as usual her zamanki gibi politika
usual place herzamanki yer
business as usual approach olağan yaklaşım olarak iş