they walk alone

they walk alone teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
they walk alone yalnız yürürler

they walk alone terimi için benzer kelimeler ve anlamları
i walk alone alone yalnız yalnız yürüyorum
if you want to walk fast, walk alone hızlı yürümek istersen, yalnız yürü
alone alone yalnız yalnız
you'll never walk alone asla yalnız yürümeyeceksin
never walk alone asla yanlız yürüme
i walk alone yalnız yürürüm
i never walk alone asla yalnız yürümem
you never walk alone asla yalnız yürümeyeceksin
you will never walk alone asla yalnız yürümeyeceksin
we cannot walk alone yalnız yürüyemeyiz
child walk alone çocuk yalnız yürümek
walk the streets alone sokakları yalnız yürümek
you walk alone yalnız yürü
walk a walk on the wild side vahşi tarafta yürümek
walk walk for miles kilometrelerce yürümek
they are not alone yalnız değiller
they alone onlar yalnız
they live alone yalnız yaşıyorlar
they felt alone yalnız hissettiler
they feel alone yalnız hissediyorlar
they stand alone yalnız dururlar
they're not alone onlar yalnız değil
they stay alone yalnız kalırlar
they lived alone yalnız yaşadılar
they understood that our power alone cannot protect us, nor gücümüzün tek başımıza bizi koruyamayacağını, ne de
they watch alone yalnız izlerler
they alone represent onlar yalnız temsil eder
they alone are onlar yalnız
they alone knew yalnız biliyorlardı
they walk yürürler
as they walk yürürken
they go for a walk yürüyüşe çıkıyorlar
they went for a walk yürüyüşe çıktılar
they walk with birlikte yürüyorlar
they walk through yürürler
they walk the city şehre yürüyorlar
they should walk yürümeliler
as they walk along yürürken
they will walk you through sana doğru yürüyecekler
they walk away çekip gidiyorlar
they walk into içeri girerler
bigger they come, the harder they fall, the ne kadar büyürlersa o kadar sert düşer.
father, forgive them, for they know not what they do baba, affet onları, çünkü ne yaptıklarını bilmezler
the bigger they come, the harder they fall ne kadar büyük gelirlerse o kadar sert düşer
they got more than they bargained for! pazarlık ettiklerinden daha fazlasını aldılar!
they knew what they were doing ne yaptıklarını biliyorlardı
they got what they wanted istediklerini elde ettiler
they should be seen for what they are ne oldukları için görülmeli
whoever they are and whatever they have done her kimse ve her ne yapmışlarsa
if they were they could eğer yapabilselerdi