determining the traffic volume

determining the traffic volume teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
determining the traffic volume trafik hacminin belirlenmesi

determining the traffic volume terimi için benzer kelimeler ve anlamları
determining volume hacim belirleme
volume of traffic trafik hacmi
traffic volume trafik yoğunluğu
high traffic volume yüksek trafik hacmi
low traffic volume düşük trafik hacmi
overall traffic volume genel trafik hacmi
traffic volume commitments trafik hacmi taahhütleri
increasing volume of traffic artan trafik hacmi
sheer volume of traffic tam trafik hacmi
annual traffic volume yıllık trafik hacmi
total traffic volume toplam trafik hacmi
volume of air traffic hava trafiği hacmi
annual average daily traffic volume yıllık ortalama günlük trafik hacmi
volume i and volume ii cilt i ve cilt ii
determining belirleyen
in determining belirlenmesinde
determining factor belirleyici faktör
for determining belirlemek için
self-determining hür iradeli
when determining belirlerken
by determining belirleyerek
in determining whether olup olmadığını belirlemede
for purposes of determining belirleme amacıyla
determining whether olup olmadığını belirleme
for the purpose of determining belirlemek amacıyla
determining compliance uygunluğun belirlenmesi
in determining how nasıl belirlenirken
responsible for determining belirlenmesinden sorumlu
hazard-determining components of labelling etiketlemede tehlike belirleyici bileşenler
determining cause belirleyici sebep
determining authority belirleyici otorite
with the aim of determining belirlenmesi amacı ile
in determining the rights hakların belirlenmesinde
determining party belirleyici taraf
in determining for belirlerken
rate-determining hız belirleyici
determining controls kontrollerin belirlenmesi
of determining belirleyici
allows determining belirlenmesini sağlar
aimed at determining belirlemeye yönelik
determining investment yatırımın belirlenmesi
allowed determining izin verilen belirleme
focused on determining belirlemeye odaklanmış
allow determining belirlemeye izin ver
thereby determining böylece belirleyici
determining suitability uygunluğun belirlenmesi
determining that bunu belirlemek
process of determining belirleme süreci
on determining belirlenirken
hazard-determining components tehlike belirleyici bileşenler