| new threats and opportunities |
yeni tehditler ve fırsatlar |
new threats and opportunities terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| strengths, weaknesses, opportunities and threats |
güçlü yönler, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditler |
| opportunities and threats |
imkanlar ve tehditler |
| threats and opportunities |
tehditler ve fırsatlar |
| strengths, weakness, opportunities and threats |
güçlü, zayıf yönleri, fırsatlar ve tehditler |
| a strengths, weaknesses, opportunities and threats |
güçlü, zayıf yönleri, fırsatlar ve tehditler |
| opportunities and threats faced by |
karşı karşıya kaldığı fırsatlar ve tehditler |
| identify threats and opportunities |
tehditleri ve fırsatları belirlemek |
| strength, weakness, opportunities and threats |
güç, zayıflık, fırsatlar ve tehditler |
| strengths, weaknesses, opportunities, threats |
güçlü yanlar zayıflıklar fırsatlar tehditler |
| strengths, weaknesses, opportunities y threats |
güçlü, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditler |
| strengths, weaknesses, opportunities, threats swot |
güçlü, zayıf yönleri, fırsatlar, tehditler |
| threats-opportunities |
tehditler-fırsatlar |
| turning the market threats into opportunities |
piyasa tehditlerini fırsata dönüştürmek |
| trade and new development actors provides new opportunities |
ticaret ve yeni kalkınma aktörleri yeni fırsatlar sunar |
| to deal with new threats such |
yeni tehditlerle başa çıkmak |
| new terrorist threats |
yeni terörist tehditler |
| new emerging threats |
yeni ortaya çıkan tehditler |
| new threats against |
yeni tehditlere karşı |
| further and new opportunities |
daha fazla ve yeni fırsatlar |
| opens up new opportunities for dialogue and |
diyalog için yeni fırsatlar açar ve |
| understanding new business opportunities and need |
yeni iş fırsatlarını ve ihtiyaçlarını anlama |
| threats and hazards |
tehditler ve tehlikeler |
| threats and intimidation |
tehditler ve yıldırma |
| threats and weaknesses |
tehditler ve zayıflıklar |
| the high-level panel on threats, challenges and change |
tehditler, zorluklar ve değişim konusundaki üst düzey panel |
| challenges and threats |
zorluklar ve tehditler |
| threats and demands |
tehditler ve talepler |
| problems and threats |
sorunlar ve tehditler |
| threats and vulnerabilities |
tehditler ve güvenlik açıkları |
| benefits and threats |
yararlar ve tehditler |
| threats and risks |
tehditler ve riskler |
| increased global threats and national security challenges |
artan küresel tehditler ve ulusal güvenlik zorlukları |
| we have to deal with the real and imagined threats. |
gerçek ve hayal edilen tehditlerle başa çıkmalıyız. |
| possible risks and threats |
olası riskler ve tehditler |
| threats and emergencies |
tehditler ve acil durumlar |
| direct and indirect threats |
doğrudan ve dolaylı tehditler |
| and threats to meet |
ve karşılaşılacak tehditler |
| global and trans-regional threats |
küresel ve bölgeler arası tehditler |
| u.n. high-level panel on threats, challenges and change |
-bm tehditler, zorluklar ve değişim konusunda üst düzey panel |
| emerging threats and challenges |
ortaya çıkan tehditler ve zorluklar |
| malware and internet threats |
kötü amaçlı yazılım ve internet tehditleri |
| and legal threats |
ve yasal tehditler |
| threats and intimidation from |
tehdit ve tehdit |
| piracy and other threats |
korsanlık ve diğer tehditler |
| current security threats and patterns |
mevcut güvenlik tehditleri ve kalıpları |
| in our ability to address the illegitimate threats and use of force against |
gayri meşru tehditleri ve aleyhine güç kullanma |
| known and emerging threats |
bilinen ve ortaya çıkan tehditler |
| threats and worse |
tehditler ve daha kötüsü |
| addressing threats to international peace and security |
uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehditleri ele almak |
| threats and blows |
tehditler ve darbeler |