cannot wait to meet you

cannot wait to meet you teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
cannot wait to meet you seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum

cannot wait to meet you terimi için benzer kelimeler ve anlamları
i cannot wait to meet buluşmak için sabırsızlanıyorum
cannot wait to see you seni görmek için sabırsızlanıyorum
i cannot wait to see you seni görmek için sabırsızlanıyorum
i can't wait to meet you seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum
can't wait to meet you seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum
we can't wait to meet you sizinle tanışmak için sabırsızlanıyorum
i cannot wait sabırsızlanıyorum
cannot wait bekleyememek
i cannot wait for bekleyemem
cannot wait for sabırsızlanıyorum
we cannot wait bekleyemeyiz
it cannot wait bekleyemez
that cannot wait bekleyemez
cannot wait to see görmek için sabırsızlanıyorum
i cannot wait until kadar bekleyemem
i cannot wait to come gelmek için sabırsızlanıyorum
i cannot wait to hear about duymak için sabırsızlanıyorum
we cannot wait for bekleyemeyiz
we cannot wait longer daha fazla bekleyemeyiz
i cannot wait to see görmek için sabırsızlanıyorum
i cannot wait to hear duymak için sabırsızlanıyorum
cannot wait to see her onu görmek için sabırsızlanıyorum
cannot wait till kadar bekleyemem
cannot afford to wait beklemek göze alamaz
i cannot wait either ben de bekleyemiyorum
cannot wait for him onu bekleyemez
cannot wait until tomorrow yarına kadar bekleyemem
who cannot wait until kim kadar bekleyemez
i cannot wait for the party! parti için sabırsızlanıyorum!
i cannot wait for next bir sonraki için bekleyemem
we cannot wait anymore daha fazla bekleyemeyiz
i can't wait to meet buluşmak için sabırsızlanıyorum
can't wait to meet buluşmak için sabırsızlanıyorum
can wait to meet her onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum
can wait to meet tanışmak için bekleyebilir
we cannot meet buluşamayız
cannot meet karşılanamaz
i cannot meet with ile görüşemem
that we cannot meet buluşamayız
cannot meet this requirement bu gereksinimi karşılayamaz
you feel like you cannot yapamayacağını hissediyorsun
you can take a horse to water, but you cannot make it drink atı suya götürebilirsin, ama içmesini sağlayamazsın
nice to meet you you tanıştığımıza memnun oldum
thank you for the opportunity to meet with you sizinle görüşme fırsatı için teşekkür ederim
we wait for you seni bekliyoruz
i'll wait for you seni bekleyeceğim
wait for you senin için bekliyorum
i wait for you senin için beklerim
i will wait for you senin için bekleyeceğim
just you wait sadece bekle