persistent organic chemicals

persistent organic chemicals teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
persistent organic chemicals kalıcı organik kimyasallar

persistent organic chemicals terimi için benzer kelimeler ve anlamları

persistent chemicals kalıcı kimyasallar
persistent toxic chemicals kalıcı toksik kimyasallar
persistent organic pollutant kalıcı organik kirletici
persistent organic pollutants kalıcı organik kirleticiler
stockholm convention on persistent organic pollutants kalıcı organik kirleticilere ilişkin stockholm sözleşmesi
persistent organic compounds kalıcı organik bileşikler
convention on persistent organic pollutants kalıcı organik kirleticilere ilişkin sözleşme
contaminated with persistent organic pollutants kalıcı organik kirleticilerle kirlenmiş
unece aarhus protocol on persistent organic pollutants kalıcı organik kirleticilere ilişkin unece aarhus protokolü
persistent organic contaminants kalıcı organik kirleticiler
unintentional persistent organic pollutants kasıtsız kalıcı organik kirleticiler
which exhibit the characteristics of persistent organic pollutants. kalıcı organik kirleticilerin özelliklerini gösteren
persistent organic pesticides kalıcı organik pestisitler
organic chemicals organik kimyasallar
volatile organic chemicals uçucu organik kimyasallar
discrete organic chemicals ayrık organik kimyasallar
synthetic and volatile organic chemicals sentetik ve uçucu organik kimyasallar
synthetic organic chemicals sentetik organik kimyasallar
organic and non-organic growth organik ve organik olmayan büyüme
persistent kalici
persistent anterior hyperplastic primary vitreous body persistan anterior hiperplastik primer vitreus gövdesi
persistent chronic hepatitis kalıcı kronik hepatit
persistent cruelty ısrarlı zulüm
persistent posterior hyperplastic primary vitreous body persistan posterior hiperplastik primer vitreus gövdesi
persistent truncus arteriosus persistan trunkus arteriosus
persistent vegetative state kalıcı bitkisel durum
persistent cookies kalıcı çerezler
advanced persistent threat gelişmiş kalıcı tehdit
persistent cough kalıcı öksürük
persistent poverty sürekli yoksulluk
persistent infection kalıcı enfeksiyon
be persistent kalıcı ol
persistent oil kalıcı yağ
persistent storage kalıcı depolama
persistent breach sürekli ihlal
persistent asthma kalıcı astım
persistent failure kalıcı başarısızlık
persistent offender ısrarcı suçlu
persistent problem kalıcı problem
persistent pain kalıcı ağrı
very persistent and very bioaccumulative çok kalıcı ve çok biyobirikimli
persistent identifier kalıcı tanımlayıcı
persistent vomiting kalıcı kusma
persistent in the environment çevrede kalıcı
persistent data kalıcı veri
persistent, bioaccumulative and toxic kalıcı, biyolojik birikimli ve toksik
persistent refusal ısrarcı red
persistent concern sürekli endişe
persistent efforts ısrarlı çabalar
persistent chest pain sürekli göğüs ağrısı