prolactin-inhibiting factor

prolactin-inhibiting factor teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
prolactin-inhibiting factor prolaktin inhibe edici faktör

prolactin-inhibiting factor terimi için benzer kelimeler ve anlamları
prolactin-releasing factor prolaktin-serbest bırakma faktörü
somatotropin release-inhibiting factor somatotropin salınımını önleyici faktör
chorionic growth hormone-prolactin koryonik büyüme hormonu-prolaktin
prolactin prolaktin
prolactin-producing adenoma prolaktin üreten adenom
serum prolactin serum prolaktin
elevated prolactin yüksek prolaktin
prolactin elevation prolaktin yükselmesi
prolactin levels prolaktin seviyeleri
prolactin-producing tumors prolaktin üreten tümörler
inhibiting inhibe
rust inhibiting pas önleyici
inhibiting factors inhibe edici faktörler
by inhibiting engelleyerek
inhibiting effect engelleyici etki
in inhibiting engelleyici
bond inhibiting bağ inhibe edici
rust inhibiting paint pas önleyici boya
self-inhibiting kendi kendine önleyici
inhibiting impulses darbeleri engelleme
corrosion inhibiting primer korozyon önleyici astar
odour inhibiting koku engelleyici
rust inhibiting primer pas önleyici astar
corrosion inhibiting additives korozyon önleyici katkı maddeleri
inhibiting the synthesis sentezi inhibe etme
thus inhibiting böylece engelleyici
inhibiting capacity engelleme kapasitesi
inhibiting agents inhibe edici ajanlar
without inhibiting engellemeden
are inhibiting inhibe ediyorlar
inhibiting device engelleyici cihaz
tumor-inhibiting tümör-önleyici
promoting and inhibiting teşvik etmek ve engellemek
inhibiting adenosine adenosinin inhibe edilmesi
inhibiting behavior engelleyici davranış
rust inhibiting coating pas önleyici kaplama
inhibiting platelet aggregation trombosit agregasyonunun inhibe edilmesi
mildew-inhibiting küf önleyici
inhibiting the success başarının engellenmesi
bond-inhibiting materials bağ önleyici malzemeler
inhibiting action engelleyici eylem
inhibiting movement hareketi engelleme
without inhibiting performance performansı engellemeden
very inhibiting çok engelleyici
inhibiting germination çimlenmeyi engelleme
by inhibiting the release of serbest bırakılmasını engelleyerek
an inhibiting effect inhibe edici bir etki
inhibiting layer engelleyici katman
inhibiting interaction etkileşimi engelleme
that acts by inhibiting inhibe ederek hareket eder