should not be delayed

should not be delayed teriminin İngilizce - Türkçe sözlükteki anlamı

İngilizce Türkçe
should not be delayed gecikmemeli

should not be delayed terimi için benzer kelimeler ve anlamları
should be delayed gecikmeli
shall not be unreasonably withheld or delayed makul olmayan bir şekilde durdurulmamalı veya ertelenmemelidir
which shall not be unreasonably withheld or delayed makul olmayan bir şekilde durdurulmayacak veya ertelenmeyecektir
such approval not to be unreasonably withheld or delayed böyle bir onay makul olmayan bir şekilde alıkonulmaması veya geciktirilmemesi
is not delayed gecikmedi
which consent shall not be unreasonably withheld or delayed bu rıza makul olmayan bir şekilde alıkonmayacak veya ertelenmeyecektir
was not delayed gecikmedi
consent shall not be unreasonably withheld or delayed rıza makul olmayan bir şekilde durdurulmamalı veya geciktirilmemelidir.
delayed for reasons not attributable atfedilemez nedenlerden dolayı gecikti
we do not promise, and you should not expect söz vermiyoruz ve beklememelisin
delayed gecikmiş
delayed action gecikmiş eylem
delayed allergy gecikmiş alerji
delayed dentition gecikmeli takma diş
delayed drop gecikmeli düşme
delayed flap gecikmiş kapak
delayed graft gecikmiş greft
delayed neutron gecikmiş nötron
delayed opening gecikmeli açılış
delayed reaction gecikmiş reaksiyon
delayed speech gecikmeli konuşma
delayed stress reaction gecikmiş stres reaksiyonu
delayed-action tavikli
delayed response gecikmiş cevap
delayed payment gecikmiş ödeme
delayed start rötar
delayed release gecikmeli serbest bırakma
delayed recall gecikmeli hatırlama
was delayed ertelendi
delayed delivery gecikmiş teslimat
delayed gratification gecikmiş haz
delayed effects gecikmiş etkiler
is delayed ertelendi
unreasonably withheld or delayed makul olmayan bir şekilde alıkonma veya gecikme
delayed answer gecikmiş cevap
delayed onset gecikmeli başlangıç
has been delayed ertelendi
delayed healing gecikmiş iyileşme
acute and delayed akut ve gecikmeli
delayed coker ertelenmiş coker
be delayed gecikmek
withheld or delayed elden veya gecikmeli
delayed wound healing gecikmiş yara iyileşmesi
will be delayed gecikicek
may be delayed gecikebilir
delayed puberty gecikmiş ergenlik
delayed filing gecikmiş dosyalama
flight delayed uçuş ertelendi
delayed graft function gecikmiş greft fonksiyonu
developmentally delayed gelişimsel olarak gecikmeli