uygun gördüğü

uygun gördüğü teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
uygun gördüğü she deemed appropriate

uygun gördüğü terimi için benzer kelimeler ve anlamları
uygun gördüğü as it sees fit
uygun gördüğü as it deems fit
uygun gördüğü as it deems appropriate
uygun gördüğü as he sees fit
uygun gördüğü as he deems appropriate
uygun gördüğü gibi as she sees fit
uygun gördüğü gibi as it considers appropriate
uygun gördüğü as he deems fit
uygun gördüğü he deemed appropriate
uygun gördüğü yer wherever it sees fit
uygun gördüğü her yerde wherever it deems appropriate
uygun gördüğü as it deems proper
uygun gördüğü ölçüde to the extent it deems appropriate
uygun gördüğü considered appropriate to do so
uygun gördüğü zaman when deems it convenient
uygun gördüğü gibi as it sees fit for
özgürce ve tüm belgelere uygun gördüğü şekilde kullanma hakkı the right to use freely and as it sees fit all documents
olmadan uygun gördüğü as it sees fit without
uygun gördüğü şartlar üzerine upon such terms as it deems appropriate
uygun gördüğü zaman. when it deems it convenient.
bu tür bir eylemi uygun gördüğü zaman when it considers such action advisable
uygun gördüğü gibi çıkarımlar yapabilir may draw such inferences as it deems appropriate
yönetmenin uygun gördüğü which the director considers it appropriate
uygun gördüğü için considers appropriate in order to
uygun gördüğü zaman whenever it deems appropriate
en uygun gördüğü şekilde in the way he considers most appropriate
mahkemenin uygun gördüğü üzere as the court considers appropriate
uygun gördüğü şekilde such a manner as it deems appropriate
herhangi bir şekilde uygun gördüğü in any manner he sees fit
taraflar uygun gördüğü takdirde should the parties deem it appropriate
uygun gördüğü amaç için for the purpose that it deems appropriate
uygun gördüğü şekilde in the manner that it deems appropriate
uygun gördüğü adımları atmak take such steps as it sees fit
gözün gördüğü kadar uzak as far as the eye can see
şimdiye kadar gördüğü had ever seen
servis gördüğü deemed to be served
gördüğü gibi as he saw it
gördüğü gibi as he sees it
gördüğü zaman when he sees
hasar gördüğü are found to be damaged
dünyanın gördüğü aksine. unlike any the world has seen.
gördüğü reddedildi denied having seen
işlev gördüğü gibi as it functions
gerekli gördüğü he deems necessary
hasar gördüğü found to be damaged
bütün gördüğü all he saw
işkence gördüğü bildirildi reportedly tortured
gerekli gördüğü that it deems necessary
gördüğü zaman when she sees
babanın gördüğü gibi as the father sees