Goca
Sözlük
erken ayrılmak zorunda
erken ayrılmak zorunda
teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı
Türkçe
İngilizce
erken ayrılmak zorunda
have to leave early
erken ayrılmak zorunda terimi için benzer kelimeler ve anlamları
erken ayrılmak zorunda kaldı
had to leave early
daha erken ayrılmak zorunda
she has to leave earlier
erken ayrılmak zorunda kaldım
i had to leave early
ayrılmak ve ayrılmak
detach and leave
ayrılmak zorunda kaldı
had to leave
ayrılmak zorunda
is due to leave
ayrılmak zorunda kalacak
will have to leave
ayrılmak zorunda kaldı
he had to leave
ayrılmak zorunda kaldı
she had to leave
ayrılmak zorunda kaldı
was forced to leave
ayrılmak zorunda kalacak
would have to leave
binadan ayrılmak zorunda
must leave the premises
daha önce ayrılmak zorunda kaldı
had to leave before
ayrılmak zorunda
is due to depart
ayrılmak zorunda
compelled to leave
ayrılmak zorunda
are due to leave
ayrılmak zorunda kaldı
has had to leave
ayrılmak zorunda kaldık
we had to leave
ayrılmak zorunda
has to be separated
muhtemelen ayrılmak zorunda kalacaktı
would probably have to leave
ayrılmak zorunda kalacağım
i will have to leave
ayrılmak zorunda
are compelled to leave
ayrılmak zorunda
obliged to leave
new york'tan ayrılmak zorunda kaldım.
had to leave new york
ofisten ayrılmak zorunda kaldı
has had to leave the office
ayrılmak zorunda kaldı
had to be separated
ayrılmak zorunda
must part with
ayrılmak zorunda kaldı
he was forced to leave
ayrılmak zorunda
must take leave of
o gün ayrılmak zorunda kaldım
i had to leave on that day
ayrılmak zorunda kaldım
i have had to leave
zorunda kalmak zorunda
forced into having to
zorunda kalmak zorunda kaldım
i'd be forced to
zorunda olmak zorunda
is forced to have
erken ayrılmak
leave early
erken ayrılmak
left early
erken ayrılmak
leaving early
işten erken ayrılmak
leave work early
erken ayrılmak zorundayım
i have to leave early
okuldan erken ayrılmak
leave school prematurely
sabah erken ayrılmak
leave early in the morning
erken ayrılmak
depart early
erken ayrılmak
leaving earlier
erken ayrılmak
leave prematurely
erken ayrılmak
drop out early from
erken kalkmak zorunda
have to get up early
erken kalkmak zorunda kalmak
having to wake up early
erken yatmak, erken kalkmak erkeği sağlıklı, zengin ve akıllı yapar
early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy, and wise
erken yatmak, erken kalkmak (erkeği sağlıklı, zengin ve akıllı yapar)
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise)
erken erken
early before