| sağlam kafa sağlam vücutta bulunur |
a healthy mind in a healthy body |
sağlam kafa sağlam vücutta bulunur terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| sağlam bir vücutta sağlam bir zihin |
a sound mind in a sound body |
| vücutta doğal olarak bulunur |
is found naturally in the body |
| bir başvuruda bulunur ya da yanlış o içeren bir talepte bulunur |
submits an application or files a claim containing a false o |
| e yasaların öngördüğü şekilde temyizde bulunur ve meşruiyetini savunmak için istekte bulunur |
e appeals as envisaged by law, and file requests to defend his legitimate |
| vücutta birikmesi |
bioaccumulate |
| vücutta |
in a body |
| vücutta |
on the body |
| vücutta |
in body |
| sağlıklı bir vücutta sağlıklı zihin |
healthy mind in a healthy body |
| vücutta zor |
hard on the body |
| tam vücutta |
in full body |
| vücutta seyahat |
travel through the body |
| vücutta ve akılda |
in body and in mind |
| vücutta zayıf |
weak in body |
| vücutta kalır |
remains in the body |
| vücutta kalan |
left in the body |
| ölü vücutta |
over dead body |
| akıl ve vücutta |
in sound mind and body |
| vücutta doğal olarak ortaya çıkar |
occur naturally in the body |
| vücutta kan akışı |
blood flow through the body |
| vücutta mevcut |
present throughout the body |
| vücutta çoğaltma |
replication in the body |
| vücutta hastalığın yayılması |
spread of disease in the body |
| vücutta oksijen taşımak |
carry oxygen through the body |
| vücutta olmak |
being in body |
| vücutta |
on a body |
| karaciğerde saldıran vücutta bağışıklık hücreleri |
immune cells in the body attacking the liver |
| tüm vücutta |
across the entire body |
| vücutta taşınan |
carried throughout the body |
| vücutta serbest |
released in the body |
| vücutta dağınık |
diffuse throughout the body |
| vücutta kalan hücreler |
cells left within the body |
| vücutta seyahat |
travel throughout the body |
| vücutta bağışıklık |
immunity in the body |
| vücutta kan pıhtıları oluşturmak için gerekli proteinler eksik |
proteins needed to form blood clots in the body is missing o |
| vücutta dolaşımda |
circulating around the body |
| tüm vücutta döküntü |
rash all over body |
| ilacı vücutta yavaş yavaş salmak için özel olarak yapılmıştır |
it is specially made to release medicine slowly in the body |
| vücutta güneş |
sun on body |
| vücutta olanlar |
those embodied in |
| vücutta yazılı |
inscribed in the body |
| sağlıklı bir vücutta |
in a healthy body |
| tüm vücutta en sık kullanılan ve karmaşık eklemler |
most frequently used and complex joints int the entire body |
| sağlıklı vücutta sağlıklı zihin |
healthy mind in healthy body |
| genç bir vücutta yaşlı bir ruh |
an old soul in a young body |
| vücutta ileri |
forth in body |
| vücutta hayatta kalma |
survival in the body |
| vücutta |
in the body politic |
| vücutta giyen |
wearing on the body |
| vücutta çok zor |
very hard on the body |