yükümlülük yaratan

yükümlülük yaratan teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
yükümlülük yaratan obligating

yükümlülük yaratan terimi için benzer kelimeler ve anlamları

hiçbir yükümlülük veya yükümlülük üstlenmez assumes no obligation or liability
yükümlülük, yükümlülük veya sorumluluk obligation, liability or responsibility
yükümlülük ya da yükümlülük yok no obligation or liability
panik yaratan alarmist
ayrılık yaratan divisive
panik yaratan kimse panicmonger
korku yaratan kimse scaremonger
harikalar yaratan kimse wonder-worker
hayal kırıklığı yaratan sonuçlar disappointing results
fark yaratan difference maker
gerçek bir fark yaratan making a real difference
hayal kırıklığı yaratan haberler disappointing news
hayal kırıklığı yaratan performans disappointing performance
katma değer yaratan faaliyetler value adding activities
fark yaratan ne what makes the difference
değer yaratan faaliyetler value-creating activities
yaratan changemaking
hayal kırıklığı yaratan veri disappointing data
fark yaratan ne what makes a difference
hayal kırıklığı yaratan satışlar disappointing sales
harikalar yaratan wonder-working
değer yaratan that create value
fark yaratan detaylar details that make the difference
hayal kırıklığı yaratan ekonomik veriler disappointing economic data
iş yaratan büyüme job creating growth
bağımlılık yaratan ilaç dependence-producing drug
hayal kırıklığı yaratan ilerleme disappointing progress
hayal kırıklığı yaratan iadeler disappointing returns
etki yaratan yerleşim effecting settlement
hayal kırıklığı yaratan bir yıl disappointing year
hayal kırıklığı yaratan bir durum disappointing situation
etki yaratan generating impact
hayal kırıklığı yaratan bir büyüme disappointing growth
hayal kırıklığı yaratan kazançlar disappointing earnings
değer yaratan creating value from
sorun yaratan olmak to be a trouble-maker
boşluk yaratan space-creating
şiddet yaratan violence stemming
fark yaratan the difference that makes
hayal kırıklığı yaratan rakamlar disappointing figures
hayal kırıklığı yaratan bir rapor disappointing report
uzun vadeli hissedar değeri yaratan iş anlayışı business approach that creates long-term shareholder value
yaratan durumlar situations that create
fark yaratan tatil holiday with a difference
fark yaratan bir dünya yaptı made a world of difference
yaratan şekillerde in ways that create
fark yaratan making all the difference
hayal kırıklığı yaratan gelişmeler disappointing developments
değer yaratan zincir value creating chain
ciro yaratan faaliyet turnover-generating activity